Uzun Ömürlü Yaşamanın Sırları

Her insan uzun ömürlü bir yaşam sürmek ister. Ancak uzun ömürlü bir yaşamın, sağlıklı ve mutluysak bir anlamı olabilir. Sağlığı yetersiz ve hayattan zevk almayan bir insan pek tabii uzun ömürlü bir yaşamı arzulamayacaktır. Bu makalemizde uzun ömürlü yaşamanın sırları konusunda bazı ipuçları bulabilirsiniz.

ABD Hastalıkları Kontrol ve Önleme Merkezi’ne göre sağlıklı, mutlu ve uzun ömürlü bir yaşam için 4 ana faktör söz konusudur:

  1. Düzenli yaşam alışkanlıkları
  2. Fiziksel çevre
  3. Kalıtımsal özellikler
  4. Sağlık kuruluşlarının niteliği

Bu 4 faktör, sağlıklı bir yaşam için farklı oranlarda rol oynamaktadır. Aşağıdaki şekilde bu oranların tahmini değerleri verilmiştir:

Uzun Ömürlü Yaşamanın Sırları

Şekilden de anlaşılacağı üzere sağlıklı ve mutlu bir yaşamın en önemli parametresi düzenli yaşam alışkanlıklarına sahip olmaktır. Bunu fiziksel çevre ve kalıtımsal özellikler takip etmekte, en az etkili olan faktörün ise sağlık kuruluşlarının niteliği olduğu göze çarpmaktadır.

Buradan çıkarabileceğimiz temel sonuç, doğru beslenme ve temizlik gibi sağlıklı davranışlar sergileyen, sağlıklı bir fiziksel çevre ortamında yaşayan ve genetik olarak risk faktörleri minimalize edilmiş bireylerin sağlık kuruluşlarına ihtiyacı azalmakta, bu da sağlık kuruluşlarının sağlıklı yaşam içerisindeki etkin rolünü azaltmaktadır.

Toplum olarak sağlık kuruluşlarına olan ihtiyacın azalması, ilaç ve ekipman gibi çok pahalı olan sağlık harcamalarının da azalmasını sağlayarak ülke ekonomisini rahatlatır. Bu durum, vatandaşa yönelik yapılan yatırımların artması olarak geri döneceğinden, sağlıklı ve mutlu bir yaşama katkıda bulunur.

Düzenli Yaşam Alışkanlıkları

Düzenli yaşam alışkanlıkları, bireylerin yaşam tarzıyla ilgilidir ve sağlıklı bir yaşam için büyük önem taşımaktadır.

Söz konusu edilen düzenli yaşam alışkanlıkları aşağıdaki gibidir:

  • Günde 3 öğün olacak şekilde düzenli yeme alışkanlığı.
  • Yağ, tuz ve şekerin azaltılması.
  • Sağlıklı uyku düzeni. (Günde en az 8 saat)
  • Vücut ağırlığının normal seviyelerde olması.
  • Düzenli spor yapmak. (Haftada en az 3 gün, yarım saat, orta tempolu)
  • Stresle başa çıkmayı öğrenmek.
  • Sigara ve alkolden uzak durmak.
  • Düzenli aile ilişkilerine sahip olmak ve sağlıklı cinsel yaşam.
  • Düzenli aralıklarla sağlık kontrollerinden geçmek.

Tüm bunları yaşamında alışkanlık haline getiren bireylerin sağlıklı, uzun ömürlü ve mutlu bir yaşam sürmesi doğal bir sonuç olarak ortaya çıkacaktır.

Fiziksel Çevre

Yaşadığımız, çalıştığımız, spor ve egzersiz yaptığımız fiziksel çevrenin kalitesi sağlığımız üzerinde önemli derecede etkilidir. Yaşadığımız çevrenin kalabalık oluşu, aşırı gürültü, kapalı ve açık alanda hava kirliliği, ağır metallere maruz kalma, sık bir şekilde elektronik aletlerle temas kurmak, su ve yiyeceğin temiz olmaması sağlığımız üzerinde olumsuz etkiler yaratmaktadır.

Bu olumsuz faktörlerden mümkün olduğunca uzak kalarak, sağlıklı bir yaşama yelken açabiliriz.

Kalıtımsal Özellikler

Kalıtımsal özellikler, nesilden nesile geçerek devamlılığını sürdüren biyolojik mirastır. Örneğin ailemizdeki bireylerde kalp hastalığına yakalanma oranı yüksekse, bizim de kalp hastalığına yakalanma riskimiz yüksek olacaktır.

Ancak şu unutulmamalıdır ki, dengeli beslenme, düzenli spor yapma, stresi kontrol edebilme, sigara ve alkolden uzak durma gibi düzenli yaşam alışkanlıklarına sahip olmak kalıtımsal riskleri büyük bir oranda azaltmaktadır.

Sağlık Kuruluşlarının Niteliği

Çeşitli sağlık problemleri ile karşılaştığımızda başvurduğumuz sağlık kuruluşlarının nitelikli olması, kısa sürede etkili tedavi sağlanması açısından önem taşımaktadır. Ancak yukarıda da belirtildiği gibi, düzenli yaşam alışkanlıkları başta olmak üzere fiziksel çevre ve kalıtımsal özellikler açısından pozitif bir yaşantısı olan bir toplumun sağlık kuruluşlarına başvurma oranı da düşük olacaktır.

Sağlık kuruluşlarının niteliği, ülkelerin ekonomik durumu ile de yakından ilişkilidir. Gelişmemiş ve gelişmekte olan bazı ülkelerde yeterli derecede tam teşekküllü sağlık kuruluşları bulunmamaktadır. Bu durum kurtarılma ihtimali yüksek olan hastaların da, yetersizlikler sebebiyle hayatını kaybetmesine ya da sakat kalmasına neden olabilmektedir. ABD’de yapılan çalışmada, sağlıklı bir yaşam için sağlık kuruluşlarının niteliğine %9’luk bir ağırlık verilmiş olsa da, gelişmekte olan ve gelişmemiş ülkeler için bu oranın daha yüksek olması söz konusudur.

Uzun ömürlü yaşamanın sırları konusunda size kısaca bilgi verdik. Edindiğiniz bu bilgileri hayatınızda uygulayarak farkı görmek sizin elinizde. Sağlıkla kalın…

İlk yorum yapan olun

Bir Cevap Yazın